Üst
Connected One / Araştırma / Makale  / Pazarlama İletişiminde Kişiselleşme ve Yansımaları

Pazarlama İletişiminde Kişiselleşme ve Yansımaları

Geçmişten bugüne gücün kimde olduğu konusu her zaman tartışıldı ve pazarlama dünyası da bu savaştan nasibini aldı.

Pazarlamanın ilk dönemi olan kişisel üretim ve satış döneminde üretici aynı zamanda kendi ürününün satıcısıydı. Bu dönemde gücü sadece onlar ellerinde tutuyorlardı.

Sonrasında endüstri devrimi gerçekleşti ve güç boyut değiştirdi.  Daha büyük güce sahip olmak için marka olmak zorunlu hale geldi ve klasik pazarlamanın kuralları konulmaya başlandı. İhtiyaç fazlası üretim için mass iletişim bir zorunluluk oldu.

Dijital devrimle birlikte yeni bir dönem başladı. Hem üretici hem de tüketici için her şey bir “tık” ötede oldu. Medya kavramı değişti, karıştı. İnternet bir mass medya haline geldi.

Peki kim vardı internette?

Dijital yerliler internet dünyasının içinde doğdular.  İnternete sonradan gelen dijital göçmenler ise bu dünyaya ayak uydurmayı başardılar ve yerlilerin tüm kurallarını kabullenmek zorunda kaldılar.

Dijital yerlilerin sadece 5 tane kuralı vardı. Herşeyi kontrol altında tutmak onlar için en önemli  kuraldı. Dijital bağlantı ağlarını sürekli genişletmek gerekiyordu. İşbirliği yapmak ve komüniteleri oluşturmak platformalar yarattılar, bu topluluklar her daim toplumu harekete geçirecek yaratıcılıklar sundular. Tüm bu kurallara dijital alemin tüm üyelerinin katılmalarını sağladılar.

Dijital yerliler gelişen teknolojiden çok teknolojinin içinde birey olarak yer almayı, interneti kişiselleştirmeyi tercih ettiler. Markalar ve iletişimciler ise online yerliler ile iletişim kurmak için bireylerin gelişen teknolojiyi nasıl kullandıklarını, bunlarla ne yapmak istediklerini anlamaya, yani kullanıcının dünyasını çözme çalışmalarına başladı.

Devir tekrar değişmeye başladı ve  dijital devir yerini kişiselleşme devrine bırakmaya başladı. 2007 yılında devrin değiştiğini ilk ilan eden ise Time dergisi oldu.  Derginin kapağı yeni dönemde gücün bireyde olduğuna, kişiselleşmeye vurgu yapıyordu.

Kişiselleşme devri ile marka olan ya da olmak isteyen kurumlar, kişisel satış ile “Mass haute couture pazarlama” anlayışını geliştirdiler. Bu anlayışta dijital yerlilerin büyümeye başlaması, satın alma kararlarını kendilerinin vermesi ve çevrelerini de bu konuda etkilemeleri belirleyicisi oldu. Dijital bireyin bu gücünden dolayı tüm markaların yeni hedef kitleleri onlar oldu.  Artık markalar kendilerine özel çözümler bekleyen tüketicilerden söz etmeye başladılar.  Satın alma süreçlerinde ise dijitalin etkisi çoktan ileri seviyelere ulaşmıştı.

Örneğin;

  • Yetişkin bireylerin %24’ü aldığı ürünler hakkında yorum post etmişler ya da aldıkları ürün hakkında online ortamda söyleşi yapmışlar.(1)
  • Amerika’da smartphone kullanıcılarının %40’ı market içinde alışveriş öncesi mobil olarak fiyat kıyaslaması  yapıyorlar.(2)

Diyebiliriz ki; günümüzde güç tüketicilerde.

 Çünkü bu “sıradan insanlar” artık kurumlar kadar güçlü. Ve onlar;

  • Bireysel gücünü kullanabileceği,
  • Bilgiye ulaşabileceği,
  • Kendi gibi insanları bulabileceği,
  • Öneri alabileceği,
  • En iyi ürünü kullananlarla tartışabileceği,
  • Videosunu, fotoğrafını, haberleri paylaşabileceği bir dünyada yaşıyor,
  • Yeni markalar yaratabiliyor,
  • Köklü markalara büyük krizler yaratabiliyor,
  • Yönetimleri devirebiliyor.

Artık Tüketici Sıradan Değil, Markalar da Olamaz

Markaların kişiselleşme çabaları değişen tüketici ve gelişen teknoloji ile birlikte yön buldu. Markalar; kişiye özel ürünler üretmeye ve kişiye özel iletişim yaklaşımlarında bulunmaya başladılar.

 Önce kişiye özel ürünler ürettiler; 

Nike ID serisi ile tüketicilerin herkesin kendi ayakkabısını kendi yapmasını sağladı.

Adidas ise adicolor serisi ile ayakkabıları kullanıcılarına renklendirdi.


Kraft ise tüketicilerden yeni ürün, paket, reklam fikirlerini paylaşmalarını istedi. Karşılığında en iyi fikre 5000 USD hediye verdi.


Heinz ketçap ise kişiselleştirmeyi ambalaja taşıdı. Doğum günü hediyesi olarak dijital ortamda özel Heinz ketçapları tasarlattı.


Sonra kişiselliği ön plana çıkaran reklamlar yaptılar. 

Monopoly 70. yıl kutlaması;
İngiliz Hasbro, Monopoly’nin 70. yılında hiç alışılmadık bir kampanya ile ses getirdi. Londra sokaklarında, gerçek zamanlı Monopoly oyunu…Kampanyanın amacı çok netti; farkındalık ve satış. Büyük ödül ise 1 yıllık mortgage ödemesi…Şehir içindeki 18 Monopoly taksisiyle oynanan oyun klasik mecraların yanında SMS ve interneti de aktif kullandı. Kampanyanın en etkili ayaklarından biri de PR ve “word of mouth” oldu. Sonuçlar çok etkileyici; 28 gün içerisinde 189.699 kişi oyunu oynadı. 1 milyondan fazla kişi siteyi ziyaret etti. Oyun Hasbro’ya 2 milyon pound değerinde PR getirdi.
Audi A3 Lansman; Amerika’da  Audi A3’ün tanıtımı sıra dışı bir kampanyayla oldu. Kampanyanın ana amacı, merak uyandırmak ve bayi trafiğini arttırmaktı. Bu amaçla tüm medya kanalları kullanılarak bir senaryo yaratıldı. Senaroya göre yeni Audi A3 galeriden çalınır ve  Audi insanlardan A3’ün bulunması için yardım ister. Katılımcılar, internet sitesinden durumla ilgili bilgi edinir, ipuçlarını takip ederek Audi’yi bulmaya çalışırlar. Ve 3 aylık kampanyanın sonunda A3 bulunur. Sonuçlar ise etkileyicidir ; bayilerde %40 trafik artışı, Web sitesine her gün ortalama 200,000 ziyaretçi, kampanya ölçümlere göre Audi’nin önceki bütün kampanyalarından %79 daha etkili olmuştur.

 

Mini Cooper Counterfeit; Mini Cooper, benzersizliğini vurgulamak amacı ile yeni bir kampanya başlattı. Kampanya, Mini kullanıcılarının marka ile bağlarını sağlamlaştırmayı, potansiyel Mini tüketicilerini ise esprili bir dille kendine çekmeyi amaçlıyordu. Gucci, Rolex gibi premium markaların taklitlerinin yapılmasından yola çıkan kampanya taklidi olmamasına rağmen Mini’yi benzersiz kılan özelliklerini ‘taklitlerinden sakının’ diyerek öne çıkardı. Kampanya, başta Cannes ve Clio olmak üzere 2005’in pek çok yarışmada birincilik ile ödüllendirildi.

Lynx hava yolu; Markadan uzaklaşan 17-25 yaş grubunu geri kazanmak için Lynx bir iletişim çalışması hazırladı. Araştırmalar bu yaş grubundaki erkeklerin ilk kez denizaşırı uçak seyahatlerini yaptıklarının ve bu olayın onlar için birçok fantezi barındırdığını ortaya koyuyordu. Lynx çareyi erkeklerin hayallerini süsleyecek hayali bir havayolu yaratmakta buldu. Bu hayali havayolunun iletişimi neredeyse her mecra kullanılarak gerçek bir havayolu gibi yapıldı. Bu hayali havayolu, büyük ses getirdi. Sonunda Lynx’in pazar payı %14.2’den %84.5’e çıktı.

(1) Kaynak: ONLINE PRODUCT RESEARCH, SEPTEMBER 29, 2010
(2) Kaynak: ComScore, JANUARY 2011

Hazırlayan: Nihal Karakaş

Business Intelligence

Starcom Mediavest Group Business Intelligence, data analizi ve tüketici içgörüsü alanlarında hizmet veren SMG birimidir. Reklam yatırımıyla elde edilen değerin ölçülmesi ve maksimize edilmesini amaçlar.

Top