Üst
Connected One / Anasayfa  / Sürdürülebilir bir dünya için ya hep ya hiç!

Sürdürülebilir bir dünya için ya hep ya hiç!

“Asıl açıklanması gereken, neden aç insanın çaldığı ya da sömürülen adamın grev yaptığı değil; neden aç insanların çoğunun çalmadığı ve sömürülenlerin çoğunun greve gitmediğidir.” demiş, psikiyatri tarihinin en radikal isimlerinden biri olan Wilhelm Reich. Günümüzde, sürdürülebilirlik hikâyesi de aslında tam da bu cümlenin kalbine yerleşmiş durumda.

 

Mühim olan bu mesele, maalesef ancak pandemiyle birlikte dünyanın öncelikleri arasında ilk sırayı alabildi. Hâlbuki sürdürülebilirlik, hayatın başlangıç noktası olan o büyük patlamadan beri süregelen bir konu. Sorun sadece markaların değil, biz tüketicilerin ve yüzyıllardır ayaklarımızın izini taşıyan bu gezegenin sorunu, çözüm ise hepimizin bireysel sorumluluğu.

 

Reich’ın yukarıdaki sözünden yola çıkarak; bireyleri, toplulukları ve çevreyi mesele etmiş ve artık her biri bir amaç uğruna çalışan markaların daha yaşanabilir bir gezegen için var gücüyle çalışması, geriye kalan evrenin de buna seyirci kalması ne yazık ki sorunu tam olarak çözemiyor. Bu evren kolektif olarak hareket ederek tüm karar alıcıları teşvik etmeli, ses çıkarmalı ve markalarla birlikte onlarla aynı yola baş koyarak kendi varlığını hissettirmeli.

 

 

Aktivist markalar vs. Aktivist bireyler

 

Bir yandan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, bir yandan Paris İklim Anlaşması, bir yandan gün geçtikçe sonuç görmek, çözümün bir parçası olmak isteyen ve amaç için yaşayan Gen-Z, bir yandan da uykudan uyandığı bu maratonda daha hızlı koşmaya başlayan markalar… Bu çemberin içerisinde birçok oyuncu ve aynı anda kol kola hareket etmesi gereken büyük bir takım var.

 

Daha yaşanabilir bir gezegen için geciktiğinin farkına varan markalar, tüketicileri daha da odağına alırken, bizler de bireyler olarak bu aktivizmin bir parçası olmalıyız. Artık hesap verici konumunda olan; markalar ve biz tüketicileriz. Gözler ve kulaklar, bu konuda çalışan kitlelerce her gün biraz daha güçlü bir şekilde sarsılan karar alıcılarda.

 

Artık kimsenin, sesini çıkarmama gibi bir lüksü yok. Markaların yanı sıra, bizler ajanslar ve bireyler olarak bu kolektif hareketin parçası olduğumuzu duyurmalı ve belki de bağırmalıyız. Onlarla aynı derdi paylaştığımızı; kalplere, çevreye ve insanlara dokunacağımız güzel işlerle duyurmalıyız.

 

 

Ajanslar sürdürebiliyor mu?

 

Markalarda olduğu gibi, ajanslar da artık 2025 ve 2030 hedeflerini belirlemiş ve bu yolda gerçekçi ve ölçülebilir adımlar atmaya başlamış durumda. Bu adımların da çıktıları detaylı analiz ve hesaplamalarla ajansların küresel sürdürülebilirlik raporlarına şeffaf bir politika ile yansıyor. Buradan yola çıkarak, Publicis Groupe olarak hepimizin ortak önceliği uzun vadede devam edecek projelere imza atmak, çalışanlarımızı bu projelerin birer kahramanı yapmak ve şu amaçlara odaklanmak: Eşitlik ve Kapsayıcılık; Çeşitlilik; Sorumlu Pazarlama ve Datayı Korumak; İklim Değişikliğiyle Mücadele…

 

 

Pazar kahvenizi ve kitabınızı elinize aldığınızda siz de kendinize sormayı deneyin: Bizler bireyler, aileler ve tüketiciler olarak daha yaşanabilir bir gezegen için ne yapıyoruz? “Aç olup yemek mi çalıyoruz, yoksa sömürülüp greve mi gitmiyoruz?”

 

 

Business Intelligence

Starcom Mediavest Group Business Intelligence, data analizi ve tüketici içgörüsü alanlarında hizmet veren SMG birimidir. Reklam yatırımıyla elde edilen değerin ölçülmesi ve maksimize edilmesini amaçlar.

Top