Üst
Connected One / Anasayfa  / UMUDUN Z’si ONLARDA

UMUDUN Z’si ONLARDA

 

Günümüzün gençleri öyle umursamaz ki, ileride ülke yönetimini ele alacaklarını düşündükçe umutsuzluğa kapılıyorum. Bizlere; büyüklere karşı saygılı olmayı, ağırbaşlı davranmayı öğretmişlerdi. Şimdiki gençler kurallara boş veriyorlar. Çok duyarsızlar ve beklemesini bilmiyorlar. diye yazıyor Sümer tabletlerinde. O zamandan bu zamana genç kuşakların sistematik olarak benzer sözlerle eleştirilmiş olması ilginç, değil mi? Doğrusu ben de çevremden pek güzel sözler duymuyorum Z kuşağıyla ilgili.

 

Mesela Forbes’un haberi de Sümer tabletlerinden pek farklı bir şey söylemiyor. Haberde Z kuşağının çalışmak istemediği, talepkâr ve dikkat eksikliğinden mustarip olduğu anlatılmış. Ancak yine aynı habere göre, 4 yıl içinde iş gücünün %27’sini de işte bu çalışmak istemeyen Z kuşağı oluşturacak.

 

Aslında tam olarak çalışmak istemiyor değiller. Sözün tamamı şöyle: Sizin -yani bizim- için çalışmak istemiyorlar. Ne demek bu? Eğer bizler “dönüştürücü” şirketler ya da ajanslar (Burada yazar, iğneyi yavaş yavaş çıkarıyor ve kendi sektörüne doğru uzatmaya başlıyor.) değilsek; geleneksel ve hantal yapımızdan bir türlü vazgeçemiyorsak, bu “başka hiçbir kuşağa benzemeyen” Z kuşağı bizimle çalışmak istemiyor.

 

Elbette Z kuşağının iş yaşamı ve özel yaşam dengesi konusunda son derece hassas olduğunu, kendini gerçekleştirme arzusunun ve kapasitesinin önüne geçiyorsa iş yaşamından kolaylıkla vazgeçebileceğini biliyoruz. Ancak ben burada şirketlerin ve reklam ajanslarının (Yazar iğneyi batırmaya son derece yakın), esnek çalışma saatleri adı altında dayattığı uzun mesailerden bahsetmeyeceğim. Çünkü hem pazarlama sektörünün hem de reklam sektörünün yetiştirecek genç yetenekler bulmakta zorlanmasının temel sebebinin tek başına bu olduğuna inanmıyorum, en önemlilerinden biri bu olsa da.

 

Peki sorun ne? Z kuşağının, reklam sektörünü kariyer hedefleri arasına koymamasının sebebi ne? Bana sorarsanız cevap Sümer tabletleri kadar eski. Eski kuşakların bir zamanlar genç kuşak olduklarını unutmaları ve genç kuşağı eleştirmek dışında bir şey yapmamaları. Demek istediğim şu: Bir zamanlar biz reklam çalışanlarını; reklam ve pazarlama sektörüne yönlendiren o ışık neyse onu unuttuk, bir genç olarak bizde ateşi yakan kıvılcımı onlara gösteremiyoruz. Lafı dolandırmak anlamsız, suçlu bizleriz, gençlerin sırf şımarıklıktan sektöre burun kıvırdığı falan yok.

 

Öncelikle Z kuşağı, anlamlı bir iş yapmak istiyor. Bence reklam bu isteğe güzel, kalın bir tik atıyor. Ama Z kuşağı böyle düşünmüyor olsa gerek ki, sektörü tercih etmiyor. Zaten ben de Z kuşağı değilim ve bu da demek oluyor ki bir şeyleri fena halde ıskalıyorum. Öyleyse ben de, bir zamanlar mini mini bir saygısız ve adam olmayacak genç kuşağın mensubuyken, beni reklama neyin çektiğini düşünmeliyim bu noktada ve cevap da hayli basit aslında: Hayranlıkla izlediğim, akıl dolu, yaratıcılık dolu reklamlar.

 

İşte bunu düşündüğümden beri anlıyorum ki hiçbirimiz Z kuşağını etkileyecek kadar yaratıcı değiliz. Daha doğrusu, onların yaratıcı diye nitelendirdiği spektruma dâhil değiliz. Burada Z kuşağı hedef kitlesine yönelik yapılmış reklamlardan bahsetmiyorum. Z kuşağının Z kuşağıyla konuştuğu reklamların artması gerekliliğinden bahsediyorum. Karşımızda her türlü reklam hilesine, kalıbına, görseline ya da metnine bağışıklık kazanmış bir kuşak var. Şöyle izah edebilirim, beraber çalıştığım en zor beğenen, en müşkülpesent, en detaycı kreatif direktörden de zor beğenen, hatta biz reklamcıların sevdiği tabirle çok zor “engage olan” bir nesil var önümüzde. (Reklam-proof da diyebilir miyiz hocam?)

 

Şimdi lütfen akıllarımıza “Z kuşağı dijital native, öyleyse daha çok dijital reklam yapmalıyız; hepsi de mobili çok iyi kullanıyor, öyleyse hemen yarın mobil olmalıyız; çok daha fazla araştırma yapmalı ve davranış alışkanlıklarını ölçmeliyiz, daha fazla rakam ve daha fazla rapor!” gibi fikirler gelmesin. Unutmayalım ki Sümer’den Forbes’a, yeni neslin “benzersiz” olduğu dağa taşa kazınmış. O halde sadece onların bu benzersizliklerini ifade etmelerine izin vermek gerek. Belki ajanslarda, firmaların özendirici, katılımcı, farklı bir deneyim sunan yeni staj programları düzenlemeli ve bu kuşağı işin içine direkt dâhil etmeli. Öyle hızla değişen bir dünyanın içine doğmuş ve hızlı adapte olmayı gelmiş geçmiş tüm nesillerden daha iyi becermiş bir kuşak ki bu, arkalarından itip suya zorla atılan penguen yavruları gibi yüzmeye başlamaları işten bile değil. Zaten pek çoğu, çok yönlü yaratıcı yeteneklere sahipler. Hem yazıyor hem filmini çekiyor hem de nerede ve nasıl yayımlayacaklarını daha şimdiden çok iyi biliyorlar. Kim bilir, belki de Z kuşağıyla beraber, ellerinde tabletle dünyayı gezen ve konduğu şehirdeki lokal markaların reklamını yapan (yazıp, çekip, kurgulayıp, yayımlayarak) bağımsız ve kişisel reklamcılar olacaklar, tıpkı bağımsız gazeteciler gibi. (Hatırlarsanız, bir zamanlar gazete ya da televizyondan bağımsız çalışabilen bir gazeteci de düşünülemiyordu.)

 

Sözün kısası Z kuşağı, benim için umut kuşağı. Onların dünyayı nasıl değiştirdiğini izlemek ve hatta yanlarında yer almak harika bir tecrübe olacak. Çünkü gerçekten de farklılar ve farklılıklarıyla hem dünyayı hem de reklam dünyasını kesinlikle değiştirecekler. Bize düşense buna izin vermek.

 

Yani bu Z kuşağından bizim anladığımız anlamda adam da olmaz, reklamcı da. Fakat daha ileriye giden bir dünyanın hayalini kuranlar bu söze şöyle yanıt verecekler: “İyi ki de olmaz.”

 

 

Kaynaklar:

https://www.forbes.com/sites/forbestechcouncil/2021/08/11/why-gen-z-doesnt-want-to-work-for-you/?sh=339ca93d159c
https://martech.org/study-gen-z-discriminating-advertising-resistant-gen-x-y/
https://www.adweek.com/brand-marketing/new-generation-hybrid-creatives-here-your-agency-ready-them-171249/
https://huebnerc.medium.com/gen-z-is-killing-advertising-9835e82803e6

 

 

Business Intelligence

Starcom Mediavest Group Business Intelligence, data analizi ve tüketici içgörüsü alanlarında hizmet veren SMG birimidir. Reklam yatırımıyla elde edilen değerin ölçülmesi ve maksimize edilmesini amaçlar.

Top